Monday, 31 December 2012

2012 Aralik, Tanzanya


07.12.2012 Cuma

Şu anda Dar Es Sallam’da Kunduchi Beach Hotel & Resort’ta Sevgi ile bir düğün törenindeyiz!

Nasıl mı?.. Bakın anlatayım..

Mombasa / Kenya’da kurulu Elephant Steel Industries’in sahibi, müşterimiz Dipesh Mashru bir Hintli.. Afrika’da yaşayan her zengin Hintli genç gibi (Kız-erkek fark etmiyor, hepsi çocuklarına çağdaş eğitim veriyorlar, bulundukları geri kalmış ülkede iyi bir tahsil, iyi bir sermaye ile yaşamlarını en üst düzeyde devam ettiriyorlar..) İngiltere’de Uzay Mühendisliği okumuş, aile Babası ve 3 Amcası ile birlikte zamanında Mombasa’ya yerleşmişler, buranın en büyük otobüs firmasını kurmuşlar adı MASH.. Malindi – Mombasa- Nairobi arasında yolcu taşıyorlar.. Bu arada tam 350 TIR sahibi olmuşlar, ve de zengin olmuşlar, TUNATEK olarak bu firmaya bir makine sattık, bize güvendiler ve samimi olduk..


Gelin Jilna ve Sevgi

Dipesh İngiltere’de okurken Jilna isimli bir kızla tanışmış, kız da Hintli, ama onların ailesi Dar Es Salaam’da yaşıyor, tanışmalarına rağmen “görücü usulü” bir evlilik gerçekleşmiş, araya bilge Hintliler girmiş, adaylar genç, güzel, yakışıklı, zengin, para yabancıya gitmeyecek, garantili bir hayat onları bekliyor.. Bizi Dipesh düğününe davet etti, iyi ki de etmiş, çok enteresan bir düğün törenine şahit olduk..

Biletimizi bir ay önceden aldık, Ankara – Doha – Dar, araya bir de tatil sıkıştırdık ve Zanzibar adasını ekledik tam 5 gün..

Ankara – Doha (Qatar Airlines) tam 3 saat 15 dakika sürdü ve rahat geçti. Ama Doha – Dar uçuşunda koltuğun darlığından bir “Cenin” pozisyonunda oturmak zorunda kaldık.. Uçuş 5.5 saat sürdü, Dar’a indiğimizde popom resmen ‘çürümüş’tü.. Bilet fiyatı gidiş – dönüş tam 890 Euro, First Class ise bu tutarın 3 katı..

Sabah saatin 7.30 unda Dar’a indik, Giriş vize ücreti kişi başı 50 dolar.. Dışarı çıkınca Saidi isimli bir şoför bizi karşıladı.. Bütün bunları organize eden Dipesh.. Aynı uçakta bizimle birlikte Ankara’dan aynı törene davetli Ayhan Osman hanım ile işte tam orada tanıştık..

Havaalanı ve Kunduchi Beach Hotel arası 35 Km., tam 1.5 saatte gelebildik.. Bu trafik hemen her yerde bir sorun.. Ama Afrika’da daha da büyük bir sorun yumağı oluyor.. Mombasa’da, Nairobi’de otomobiller gidemiyor.. Sanırım çok yakında uçan mobiller icat edilecek.. İnanın daha başka bir çözümü yok.. Odamıza yerleştik, 120 numaralı oda, klimalı, rahat bir oda,Bavulları bırakıp öğle yemeğine yetiştik..


Ilk öğle yemeği ve acı biberle ilk tanışma!


Sevgi Hintli misafirlerin masasında

Bunların yemekleri bize hiç uymuyor.. Bir kere hepsi Hintli, Hindu dinine mensuplar, et yemiyorlar, alayı vejateryan, "İnekler bizim Tanrımız" diyorlar.. İnekten Tanrı olur mu?.. yapmışlar işte..” Ben Tanrımı yedirtmem arkadaş..” diye dayıyorlar patatesi, pirinci, içine pirinç tanesinden daha çok acı biber koyuyorlar, yerken göz bebekleriniz değişiyor, somya yayı gibi bir hal alıyor..

Gelelim düğüne.. Bir program bastırmışlar, tam 3 günlük, her dakika hangi salonda yemek yenilecek, hangi salonda ne yapılacak belli..

İlk karşılama Mawimbi Restoranda başladı.. Patatesler, bamyalar, fasulyeler, siyah mercimek pülverize hale getirilmiş, içine biberin “kökü” karıştırılmış, 1 saat kaynatılıp tekrar biber ötesi bir şey karıştırılıp üzerine toz kırmızı biber ekilmiş ve bunlar çeşitli kaplara yerleştirilmiş.. Herkes bunlardan tabağına alıp bir sandalyeye ilişip yiyor.. Ben iki – üç çatal alıp “ağzından ateş saçan ejderha’ya” döndüm.. İçtiğim Coca Cola ağzımda berbat bir tat bırakıyor.. Ne zorumuz varsa.. Yemek sonrası odamıza çekildik, akşam Jahazi Sea View restoranda, Black Label viski ile beraber ultra biberli patates lapa yedik.. Sinirleniyorum ama..


Hint düğününe gidilir de kına yakılmaz mı?



08.12.2012 Cumartesi

Kahvaltı Merikebu Restoranda.. Ekmek arası acı biber sonrası “Damadı Mürekkepleme” törenine katıldık.. Bu dini bir tören.. Bir şişe Sckriccs marka mürekkep alıp gitmenin alakası yok.. Ama ben öyle bir serserilik tahayyül ettiğim için sabahın köründe damladım törene.. Damadın yüzü gözü lacivert mürekkeple fotoğrafını çekeceğim güya.. Ama törenin mürekkeple alakası yok, tamamen dini..

Öğle saatlerinde otelin havuzunda yüzerken bir gece önce oryantal dans yapan kızlarla tanıştım.. Biri Avustralyalı, diğeri Danimarkalı.. Güney Afrika’dan buraya gelip düğünde dans ediyorlar.. “ Gece bizi izleyin Bolywood dansı yapacağız “ dediler.. Çok hoş kızlar.. Sevgi yanımda olmasa bu havuzda kızlar yerine kesinlikle Ankaralı Seymenlerle yüzerdim..

“Ooo, siz Türk müsünüz?.. Oryantali bilirsiniz“ dediler, ben “Oryantal bizim değil, Arapların dansı“ dedim..

Bu arada Dipesh’in Londra'da birlikte okurlarken tanıştığı okul arkadaşı Tuğrul İstanbul’dan geldi, çok tatlı bir genç adam.. O da yakında evlenecek.. Biraz denedim ama mani olamadım.. Yazık..

Akşam yemeğinde kumsalda Beach Party vardı, Tugrul, Yusuf Bey, Ayhan Hanım'la birlikte oturduk, Ayhan Hanım çok gırgır, hoş sohbet, Sevgi ile hemen anlaştılar, eşi Yusuf Bey de çok nazik, kaliteli insanlar.. Yemekte birlikte acılı mercimek yemeğini yedik, dilimiz önde biz arkada koşa koşa odamıza çekildik..


Sevgi, ben ve Ayhan hanım..


09.12.2012 Pazar

Bu gün büyük gün.. Düğün Günü.. Saat 16.30 da smokinimi giyip Lobi’ye indim.. Karşıma kafasında beyaz bir türban olan bir İngiliz çıktı, çok komikti.. Sevgiyi dürtüp “Şu..Şuna bakar mısın?.. Manyak lan bu..!” dedim , ana Lobi’ye gelince herkesin bu türbanı taktığını fark ettim.. Oğlan tarafı bu komik saçma ama denenesi şeyi takıyor.. Hoop, anında bana da bir tane takıldı.. Sevgi siyah pırıl pırıl parlayan bir tuvalet giymiş, ikimiz de pek şıkız..Sapkam ve ben çeşitli kameralara gülümsedik, İngiliz döneminde kıç yalayan Hintli askerlere döndüm..


Toplu sünnet düğünü gibi değil mi?..

Neyse, Damadı alıp kızın bizleri beklediği tören salonuna hareket ettik, sıcaklık 35 derece benim Hint türbanımın altından şıpır şıpır ter damlıyor.. Damat son derece lüks bir SUV’un içinde, arkasında 4 tane süslenmiş Tuk Tuk, kapıda gelinin kız kardeşi bizi kafasında tuttuğu süslü bir testi karşıladı. Damadın elinde de Hindistan Cevizi var.. Bu ceviz en verimsiz toprağa bile tutunur, meyve verir ve yaşamı devam ettirirmiş..Baldızın başındaki o süslü testi de o tohumu sulamak için herhalde.. Baldızla damat birlikte neyi sulayacaklarsa.. Yine muzırlığım dürtüyor beni..

Misket oynayarak kız evine ilerliyorum.. tek bildiğim şarkı bu ama ne yapayım?..


Tek bildiğim "misket" ne yapayım?..

Damadı sembolik ev kapısında kayınvalidesi karşıladı , anladığım kadarı ile kız verme değil de damat alma olayı var burada, kayınvalide damadın burnuna vurma hazırlığı yapıyor, burun insanın en hassas yeri.. İnsanın egosunu simgeliyor burun.. Burna dokununca “ Bu evde senin egon geçmez aslanım” mesajı veriliyor.. Damat burnunu sakınıyor, kayınvalide bir şekilde onu ve damadın sağdıcını atlatıp burnunu tutuyor damadın..

İçeri bu sefer gelin geliyor, Damat ile karşılıklı oturup bir tepside birlikte ayaklarını yıkıyorlar.. Rahipleri bu arada bir sürü Hintçe ilahiler söylüyor, bazen salondaki kadınlar ona eşlik ediyorlar..


Baldız, kafasında sürahi, damadı karşılıyor.

Damat tarafından 5, Kız tarafından 5 eşdeğer isim anons ediliyor.. Kayınpederle Kayınpeder, oğlanın erkek kardeşi ile kızın erkek kardeşi , amcasıyla amcası gibi.. Bu isimle karşılıklı sahneye çıkıp resmen güreşiyorlar.. Bu güreş yaşlılarda sembolik, gençlerde gerçek oluyor.. “ Aranızda bir husumet varsa burada bitsin, evlilik gerçekleşince bu saçmalıklar bir daha gündeme gelmesin” mesajı veriliyor..


Damat Dipesh, Londra'dan sınıf arkadaşı sağdıcı ile kızın evinin önünde

Damat Dipesh, Londradan sınıf arkadaşı sağdıcı ile kızın evinin önünde Törenler bitti, konuşmalar yapıldı, Düğünü, bütün masrafları, 250 kişinin 3 gece 5 yıldızlı otelde misafir edilmesini kızın babasının yaptığı anlaşıldı.. Kızın babası mikrofonu eline aldı, çok duygulu bir konuşma yaptı, Dipesh’in babası çıkıp çok sıradan şeyler söyledi, Yeti gibi bir adam, zaten törendeki finalde kızın babasını ikiye katlayıp yere bıraktı.. Düğün yemeğinde içki yok, herhalde biri içip de etrafın havasını bozmasın diye.. “ Seviyordum ulennnn.!” diye bir aşık çıkabilir.. Hindistan dediğin 1.5 milyar insan.. Binde bir çıksa 1.5 milyon insan demektir..


Kolay unutamayacağımız bir düğün töreninde bulunduk.. İyi ki gelmişiz..


10.12.2012 Pazartesi

Sabah 08.30 da otelden ayrıldık.. Kunduchi Beach Hotel ile Terminal 1 arası taksiyle tam 1 saat 40 dakika sürdü.. Terminal 1 de Coastal Hava Yolları ile Zanzibar’a uçacağız. Uçaklar bildiğiniz pır pır.. Sevgi olayı hissedince suratı düştü.. Aa?.. Sabiha Gökçen'in torunu değil misin sen?.. Ben uçan bu planör irisi ‘şey’in daha emniyetli olduğunu söylüyorum.. (Nerden biliyorsam.. Aslında hiç bir fikrim de yok..) Neyse.. 10.30 da ki uçağa bindik, 1 kişi 76 dolar ama 2 kişilik uçak 200 dolara sizi Zanzibar’a atıyor.. Uçuş süresi tam 20 dakika, uçağımızın pilotu İngiliz, havalandık, aşağıda mercan kayalıkları görünüyor, teneke çatılı binlerce ev ve Zanzibara indik..

Dar- Zanzibar arası Pırpırımız..

Havaalanında bizi Süleyman karşıladı, Zanzibar’ın 1.250.000 nüfuslu özerk bir Cumhuriyet olduğunu, Kendi başkanı, parlamentosu olduğunu, ama Tanzania’ya bağlı olduğunu söyledi, nüfusunun %95 i Müslüman.


Kapısından zor sığdım

Havaalanından 1 saat 40 dakikalık bir yolculukla adanın tam kuzeyine Nungwi bölgesinde bulunan La Gemma Dell Est gurubuna bağlı Plan Hotel’e geldik. Yol tropik ağaçlarla dolu, Sri Lanka’nın yarı sıklığındaki ağaçlar, halkı hayli fakir, otelde çalışan işçiler ayda 100 dolar alıyorlar, müşteri azalınca çalışmayanlara para da ödenmiyor.. Yine de çok mutlular veya öyle görünmek önemli bir becerileri.. Sizi görür görmez bembeyaz dişler çıkıyor ortaya “ Cambooo..” diyorlar gülümseyerek..


La Gemma Cafe Bar

Evet.. demin dediğim gibi Plan Hotel Diamonda La Gemma Del Est Gurubuna bağlı, Giriş – Lobi, ve Lobinin hemen yanındaki Lounge da bizi arap, mabel marka sakızın üstündeki gibi fotoğrafa benzeyen bir kız karşıladı, kolumuza mor renkli “Bunlar Hintlilerin kutsal öküzü dahil ne yerlerse yesinler, ne isterlerse verin” bantı takıldı, bizi Golf Cart ile odamıza bıraktılar, odamız gerçekten büyük, klima, TV, koltuk takımı, banyo harika, ama internet dalgaları buralara ulaşmıyor.. İlla Lobi Bar’a gideceksiniz..Telefon da çekmiyor, sanki radyasyon serpintilerine karşı yapılmış binalar gurubu.. Bizim odanın önündeki bahçe bir alt gurubun yatak odası.. Merdiven şeklinde 3 sıralı guruptan oluşuyor.. Deniz turkuvaz rengi, kumlar bembeyaz, Med – Cezir burada da var.. Kunduchi Beach Hotelde de vardı.. Burada çok fazla hissediliyor.. Restoranı mükemmel, yemekler gerçekten güzel. Denizin üzerinde bir “Sunset Bar“ var, orada güneşi batırabilirsiniz..


Arka planda “Sunset Bar”



11.12.2012 Salı

Bu gün benim doğum günüm, sabah kahvaltıdan sonra Stone Town gezisi yapmaya karar verdik. Taksi bizi oraya götürecek, 5 saat bekleyecek, otele geri getirecek 90 dolara anlaştık.. Haa, bu arada 1 dolar 1600 Tanzanya şilini.. Tom adında bir taksi şoförü bizi aldı, otelimiz ile Stone Town tam 1 saat 40 dakika (yahu dikkat ettim de nereye gitsek aynı sürede gidiyoruz.. Kekleyen biri mi var bizi?..)

Stone Town, adanın ilk yerleşim bölgesi, adaya ayak basan Araplar tarafından kurulmuş, çok pis tabii.. Pis ötesi.. Sokakları, insanları, tacizleri.. Biri yanınıza yapışıyor,sürekli bir şeyler söylüyor, dinlemezseniz dürtüyor, Burada dükkan sahibi, biri İtalyan biride İngiliz iki kadına rastladık, geldiklerine bin pişmanlar, sanırım gemilerini yakmışlar 5 yıldır buradalar ve geri dönemiyorlar.. İtalyan kadının erkek arkadaşı Tanzanya'lıymış.. Belki o bırakmıyordur..


Bembeyaz kum, turkuvaz deniz, Zanzibar

Sevgi bütün dikkati ile bir şeyler almaya çalışıyor, İnci’nin ısmarladığı Tanzanya yazılı anahtarlığı bile zor bulduk, fiyatlar saçma sapan bir şekilde yüksek, zevkten özenle arındırılmış objelere epey emek vermişler. Bir ara bir yere oturup Coca Cola içtik, ben sigaramın sonunu biten şişenin içine attım, Sevgi şişenin dibinde gördüğü pisliği Zanzibar Colasının doğal pisliği zannetmiş.. O kadar yani.. Dayanamadık bu keşmekeşe, Tom’u telefonla aradık ve tam 1.5 saat sonra otelimize geri döndük.. Öğle yemeğini en azından hijyenik bir ortamda yiyeceğiz..


12.12.12 Çarşamba

Sevgi bu gün saçını Afrikalı kadınlar gibi ördürdü, heves etti ve Klingon’lulara döndü..


Klingon'lu Sevgi..Tıssssss..

Değişiklik hoş tabii.. Eşimin kafa derisini ilk defa gördüm.. Bu arada deniz çekilince açılan yoldan otelin yan kumsalındaki alışveriş çadırlarını keşfetti.. Yandık tabii.. Sürekli deve gibi gidip geleceğiz o yoldan.. Şu deniz bir yükselse.. Öğle yemeklerinde restoranın klimasız açık bölümünde 2 grill grubu var, birinde spagetti, diğerinde döner yapılıyor.. İçeride çeşitli yemekler, çorbalar, salatalar, tatlı, meyve ve yerel yemekler var.. Menü zengin.. Akşam yemeği sonrası hep uyuduk burada, epey dinlendim, ama yüzümdeki o yorgun bakış gitmiyor benden.. Ne yapayım?.. Benim de tipim bu herhalde..




13.12.2012 Perşembe

Hakkuna Matata – No Problem..
Asanti sana – Teşekkür Ederim..
Mambo – Nasılsın?..
Poa – İyiyim..
Karibu – Hoşgeldiniz
İşte öğrendiğim Swahili dili bu kadar ve yeterli.. Herkes İngilizce biliyor zaten, bu da işin havası..


14.12.2012 Cuma

Bu gün dönüşe geçtik.. Sevgi fotoğraf makinesini plajda unuttu, Allahtan çektiğim fotoğrafların çoğunu bilgisayarıma aktarmıştım, önce Sabah 7.15 de Süleyman bizi aldı, harika bir turizm firması “Madeira Tours”. Zanzibarda kurulular, sahibi Tony, düğün sahibi Jilna’nın babasının arkadaşı, çok güvenilir biri.. Otel – havaalanı bildiğiniz gibi 1 saat 40 dakika sürdü, pırpır ile Dar’a oradan Doha’ya geçtik, Doha’da Al Liwan Suites otelde bir gece kaldık. Otelin adını özellikle yazdım, çok yardımcılar, odaları ev gibi salon salomanje fiyatı da uygun, bizi havaalanına servisleri ile bıraktılar, oradan ver elini Türkiye ve gezimizin sonu..


Yeni bir gezide buluşmak dileği ile...